Sadece Nvidia’nın 4 trilyon doları aşan büyüklüğü bile Avrupa’nın en büyük yedi şirketinin toplam piyasa değerini aşıyor.
Avrupa, yapay zeka yarışında geri kalıyor. Kıtanın en büyük şirketleri, özellikle hızla gelişen teknoloji alanında, ABD’li rakipleriyle arayı giderek daha fazla açıyor.
Her ne kadar Avrupa borsaları bu yıl genel olarak ABD merkezli S\&P 500’e kıyasla daha iyi bir performans göstermiş olsa da kıtanın önde gelen şirketleri küresel piyasalarda geride kalıyor. Bu fark; inovasyon, özel sermaye akışı ve uzun vadeli rekabet gücünde Atlantik’in iki yakası arasında derinleşen ayrışmayı gözler önüne seriyor.
Temmuz ortası itibarıyla Avrupa’nın halka açık en büyük yedi şirketi — SAP, Novo Nordisk, Hermès, ASML, LVMH, Roche ve Nestlé — toplamda 2,2 trilyon dolar piyasa değerine sahip. Bu rakam, yıl başından bu yana neredeyse sabit kaldı.
Öte yandan ABD’nin 'Muhteşem Yedilisi' — Nvidia, Microsoft, Apple, Amazon, Alphabet, Meta ve Broadcom (bu kez Tesla yerine) — toplamda 18,8 trilyon dolarlık bir piyasa değerine ulaştı. Bu şirketler yılbaşından bu yana değerlerine yüzde 10,2 ekledi.
Teknoloji, ABD-AB arasındaki uçurumu derinleştiriyor
Bu ayrışma, yapay zekâ ve teknoloji yatırımlarının borsa liderliğinde ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyor. ABD’nin en büyük yedi şirketinin tamamı, yapay zekâ altyapısı, bulut bilişim ya da veri platformlarında güçlü bir konumda. Buna karşılık Avrupa’nın ilk yedisinde sadece iki teknoloji şirketi yer alıyor: SAP ve ASML. Diğerleri lüks tüketim, ilaç ve gıda gibi daha geleneksel sektörlerde faaliyet gösteriyor.
Sadece Nvidia’nın 4 trilyon doları aşan büyüklüğü bile Avrupa’nın en büyük yedi şirketinin toplam piyasa değerini aşıyor. Nvidia, yapay zekâ modellerinin eğitimi ve gerçek zamanlı çalıştırılmasında kullanılan altyapının temel tedarikçisi konumunda.
Apeira Capital’in kurucusu Natalie Hwang bu durumu şöyle özetliyor: “Diğerleri yapay zekâyı hizmetlerine entegre ederken, Nvidia onların tüm bu hayallerini mümkün kılan altyapıyı sağlıyor. Sessizce hepsinin başarısını mümkün kılıyor ve en vazgeçilmez ortak olarak kalıyor.”
Tahminlere göre Meta, Amazon, Alphabet ve Microsoft, yalnızca 2025 yılında yapay zekâ altyapısına 320 milyar dolar yatırım yapacak. Bu harcamalar ağırlıklı olarak veri merkezleri ve yapay zekâ işleme gücünü artırmaya odaklanacak.
JP Morgan’dan Avrupa’ya uyarı: Kaybediyorsunuz
JP Morgan Chase CEO’su Jamie Dimon da, yakın zamanda Dublin’de düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada Avrupa’nın küresel konumuna dair endişelerini dile getirdi: “Avrupa, ABD GSYH’sinin yüzde 90’ı seviyesindeyken şimdi yüzde 65’ine geriledi. Bu iyi bir tablo değil. Kaybediyorsunuz.”
Dimon, Avrupa’daki aşırı düzenleme, pazarın parçalı yapısı ve düşük verimliliği kıtanın temel zayıflıkları olarak nitelendirdi. Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi liderliğinde hazırlanan 2024 tarihli raporun hayata geçirilmesini önerdi. Raporda, sanayi rekabetçiliğini artırmak için yılda 800 milyar euro yatırım yapılması gerektiği belirtilmişti.
Dimon sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim elimizde çok güçlü ve küresel ölçekte devasa şirketler var. Sizde de vardı ama artık daha az.”
Yapay zekâ sadece teknoloji değil, küresel güç göstergesi
Avrupa’nın kurumsal devleri küresel itibara sahip olsa da, büyüme hızları ve yenilikçilik kapasiteleri açısından Amerikan şirketlerinin gölgesinde kalmaya başladı. Yapay zekâ, artık sadece bir teknoloji yarışı değil, aynı zamanda ekonomik geleceğin bir göstergesi haline geldi.
Eğer Avrupa bu yarışta var olmak istiyorsa; inovasyon açığını kapatmalı, özel yatırımı canlandırmalı ve düzenleyici çerçevesini modernize etmeli. Aksi takdirde, Dimon’ın da açıkça ifade ettiği gibi: “Kaybediyorsunuz.”